4.26.2011

Dunn & Dunn’ın Öğrenme Stili Kuramının Özellikleri


                Dunn, çeşitli öğrencilerin öğrenme çıktılarını ve öğrenmeye ilişkin tercihlerini gözleyerek, bu farklılıkların yetenekten daha çok diğer etkenlerin bir sonucu olduğuna inandı. Gözlemleri sonucunda, öğrenme farklılıklarını gösteren yaklaşık olarak otuz iki alan tanımladı. Bunları duyusal, fiziksel, çevresel ve sosyal değişkenler olmak üzere dört büyük grupta toplayarak, bu değişkenlerin de kendi içlerinde alt değişkenlerini tanımladı. Daha sonraki aşamada, öğrenme grupları içerisinde ve çevresel değişkenleri de içine alan etkenlerin tanımlanmasıyla sonuçlar yeniden tanımlandı. Hem biyolojik hem de gelişimsel etkenler çıkartıldı. Biyolojik tercihleri içerenler ses, ışık, ısı, oturma düzeni, örneğe bakarak yapmada güçlülük, bir şeyler atıştırma, günün belirgin zamanlarında çalışma ve hareketlilik; gelişimsel açıdan içerenler de sosyal tercihler olan güdüleme, sorumluluk ve yapıdır (Jonassen ve Grabowski, 1993: 267).

 Dunn, bu etkenleri bireyin durumunu ortaya çıkaracak biçimde bir anket (LSI-earning Style Inventory) geliştirdi. Dunn, bu anketin amacının, bireyin öğrenme stillerinin altında yatan psikolojik etkenleri, değer sistemlerini ve tutumlarının niteliğini belirlemek ya da öğrencilerin tercihlerinin neden varolduğunu araştırmak olmadığını belirtmiştir (Dunn, Dunn, & Price, 1989b’den aktaran Jonassen ve Grabowski, 1993: 267).

 Dunn ve Dunn, öğrenme stili tanımlamamıştır. Bunun yerine, öğrenme biçimlerine etki eden etkenleri öğrenme stili etkenleri olarak tanımlamıştır. Bunlar: çevresel etkenler, duyusal etkenler, sosyolojik etkenler, fiziksel etkenler ile genel faktörlerdir (Jonassen ve Grabowski, 1993: 269-271).

 Dunn ve Dunn’ın Öğrenme Stili Etkenleri
 Çevresel Etkenler
 Işık, ısı, dekorasyon, müzik ve gürültü, şeklinde tanımlanmıştır.

 Duyusal Etkenler
 Güdüleme ve yapının niteliği şeklinde tanımlanmıştır.

 Sosyolojik Etkenler
 Bireysel ya da eşli çalışma, uzman kılavuz denetiminde çalışma, yalnız çalışma, biçimindedir.

 Fiziksel Etkenler
 Ders yapma zamanı, hareketlilik, bir şeyler yeme ihtiyacı duyma, işitsel, görsel, dokunma duyularına hitap etme, vb. olarak tanımlanmıştır.

 Genel Etkenler
 Kavramların düşük ya da yüksek düzeyde olması, öğretmenlerin kullandığı öğretme yöntemleri, kültürel ve diğer etkenler şeklinde tanımlanmıştır.

 Dunn ve Dunn buradan hareket ederek öğrenme stilini eğitimde verimliliği sağlamak amacıyla öğretimsel çevreyi düzenleme bazında tanımlamıştır. Aşağıda bu özellikler verilmiştir.

 Öğrenme Stiline Etki Eden Özellikler
 Ses Düzeyi
 1. Sesi tercih eden öğrenciler için kulaklıklarına yumuşak ve barok türü müzik verme,
 2. Sesi tercih edenler için konuşma alanları sağlama,
 3. Sessizliği tercih edenler için ayrı ve oldukça sessiz birimler sağlama,

 Işık
 1. Işığa gereksinim duyanlara lamba ya da onları pencere kenarına oturmalarını sağlama,
 2. Az ışığı tercih edenler için doğrudan değil, dolaylı biçimde ya da ışığın şiddetini azaltma,
 3. Az ışığı tercih edenler için ışığı dağıtıcı araçları kullanma,

 Isı
 1. Isıyı tercih edenler için, kazak giymesine, odanın ortasına oturmasına, sıcaklığı artırmasını sağlama,
 2. Serin havayı tercih edenler için, vantilatör ya da klima sağlama,

 Düzenleme
 1. Doğru biçimde oturma gereksinimi hissedenler için, tablası olan çelik ya da plastik veyahut ağaç sandalyeler sağlama,
 2. Rahat oturma biçimini gereksinim duyanlar için, yumuşak sandalyeler ya da koltuklar veyahut halı üzerinde oturmalarını sağlama,

 Güdüleme
 1. Üst derecede güdülenmiş öğrenciler için, bireylerin kendilerinin tanımladığı hedefler, kendilerince tanımlanan öğrenme ve değerlendirme stratejileri ya da zıt paket öğrenme etkinliklerini kullanma,
 2. Güdülenmemiş öğrenciler için, küçük etkinlikler verme, sıkça denetim yapma, bireye kısa zamanlı dönemlerde güdülemeyi ve çalışmasını sürdürmesini sağlayıcı etkilerde bulunma, orta düzeyde bireysel hedef geliştirmesini destekleme, bunun yanında gelişim sürecini izleme ve kayıt altına alma ve sık biçimde dönüt verme,

 Sebatlılık
 1. Zıt öğrenme etkinlikleri sağlama, uzun dönemli değerlendirme, az sayıda denetleme, görev tamamladığında övgüyü kullanma,
 2. Kısa dönemli sebata sahip olanlar için değerlendirmeleri sıkça yapma,

 Sorumluluk
 1. Kendisini sorumluluk anlamında üt derecede sahip olduğunu hissedenlere yönelik olarak kendi hedeflerini belirlemede ve kendisinden istenilen davranışlarını yerine getirmedeki durumlarını destekleme,
 2. Başardığı işlere yönelik olarak kısa dönemli denetimler yapma, becerdiği her bir iş için övgüyü kullanma,

 Yapı
 1. Bireyleri yapı, zaman açısından serbest bırakma,
 2. Aşamalı öğrenme yapısını böyle bir öğrenme biçimine sahip olanlar için kullanma,
 3. Üst derecede yapılandırmayı tercih edenler için, hedefleri açık hale getirilmesi ve programlandırılmış çalışmaların ve aşamalandırılmış etkinlikleri programlayarak örnekleri sunma,

 Öğrenme Grupları
 1. Yalnız çalışmayı sevmeyenler için, bireysel değerlendirme ve bireysel seçebilecekleri tercihleri yaratma,
 2. Eşli çalışmayı sevenler için eşli çalışma ortamı yaratma,

 Yardım Tercih Etme
 1. Çalışma esnasında uzman ya da geri bildirim verebilecek yapı ve ortamları sağlama,
 2. Bunun dışında hiçbir kimseye ya da programlandırılmış her hangi bir düzenlemeye ihtiyaç duymayanlar için ortamlar yaratma,

 Değişik Biçimlerde Öğrenme
 1. Değişik öğrenme içimlerine sahip olanlar için ortamlar yaratma,
 2. Bunun dışında, değişik öğrenme biçimlerine sahip olmayanlar için rutin-sıradan ve yapılandırılmış etkinlikleri yapılandırma,

 Sese Bağlılık Durumu
 1. Kayıtları, görüntüleri, tartışmaları, sunumları, radyo ve ağızdan-sözlü biçimde yapılan yönerge ve açıklamaları kullanma, bunun yanında, görsel, dokunmaya ve harekete yönelik olan uygulamaları destekleme,

 Resimleme
 1. Resimleri, filmleri izleme, grafiklerle destekleme, yansılarla, bilgisayarla çizimlerle, kitaplarla dergilerle ve programlanmış öğrenme aşamalarıyla destekleme ve sesli, dokunma ve hareketle destekleme,

 Dokunma
 1. Hareket edilebilir, dokunabilir, olan kaynakları ve özelikle üç boyutlu ve yönlendirilebilir araçları kullanma, bunun yanında, ses ve dokunma ile hareketi destekleme,

 Kinesthetic (Devinduyumsal)
 1. Ses, görüntü ve dokunmayı sağlama yoluyla güçlendirici yürümeyi; yer oyunlarını, eylemeyi, etkinliği, ziyaret etmeyi ve hedefleri sürdürmeyi, planlamada etkin davranmayı ve gerçek fırsatlar yaratmada etkinlikleri sağlama,

 Alma
 1. Çalışma sırasında bir şeyler içme ya da yeme ihtiyacı duyanlara olanak sağlama,
 2. Ya da bunun dışında kalanlara böyle bir ortam sağlamama,

 Sabah ya da Akşam Çalışma
 1. Akşam çalışanlar için ödevleri akşama yapılacak çalışmalar verme,
 2. Ya da bunun tam tersi yani sabah yapılacak çalışmaları verme,
 3. Bu çalışmaları öğleye doğru ya da öğleden sonraları yapacak biçimde ödevlendirme,

 Hareketlilik
 1. Hareketlilik isteyen öğrenciler için ortam ve fırsat verme ya da tam tersi olanlar için belirli bir yerde oturmalarına izin verme,

 Ailesi Tarafından Ödüllendirme-Güdülenme
 1. Ailesi tarafından güdülenmesine fırsat verebilecek ödevler verme ve ailesine sıklıkla öğrenciyle birlikte çalışabilecekleri ödevler verme,
 2. Ya da böyle durumda olmayanlara, ailesi tarafından ödüllendirmeyi gerektirmeyen ödevleri verme,

 Öğretmenin Güdülemesi
 1. Öğretmenin güdülemesini gerektiren durumlar yaratma ve küçük ya da bireysel anlamda doğrudan güdülenmeyi sağlayıcı ortam oluşturma,
 2. Bunun yanında böyle bir ihtiyaç duymayanlara da gruplar arsı ya da eşleriyle birlikte çalışmalarına ortam sağlama,
 3. Bireysel çalışma olanağı yaratma, olarak tanımlanabilir (Jonassen ve Grabowski, 1993: 2271-274).

kaynak:  http://habibekazez.blogspot.com/

Kolb'un Öğrenme Stilleri

Kolb, geliştirdiği öğrenme yaşantıya dayalı öğrenme kuramına bağlı olarak dört öğrenme stili tanımlamıştır. Bu stiller karşılıklı iki boyuttan oluşmaktadır. Boyutların diyalektik özelliğinden dolayı iki stil birbirinin karşıtı olacak biçimde farklı öğrenme özellikleri içermektedir. 
 Somut Yaşantı
 Aktif Yaşantı
 Yansıtıcı Gözlem
 Soyut Kavramsallaştırma


  
Değiştiren
 1. Alışılmamış yollarla bilgi toplama,
 2. Kendisine özgü etkinlikler yapma,
 3. Açık uçlu soruları yanıtlama,
 4. Bireyselleştirilmiş öğrenme,
 5. Uygulamaları kurgulama,
 6. Belirsizliği belirgin hale getirme,
 7. Dinlemeye karşı açıklık,
 8. Değerlere ve duygulara karşı duyarlılık,
 olarak tanımlamak olasıdır (Jonassen,Grabowski, 1993:256-257).
Özümseyen
 1. Bilgiyi organize etme,
 2. Kavramsal modeller oluşturma,
 3. Fikir ve kuramları sınama,
 4. Yaşantıları desenleme,
 5. Nicel verileri çözümleme,
 olarak tanımlanabilir (Jonassen, Grabowski, 1993:256-257).

 Ayrıştıran 
 1. Düşünme ve uygulamada yeni yollar yaratma,
 2. Yeni fikirleri yaşantısına sokma,
 3. En iyi çözümü seçme,
 4. Hedefler belirleme,
 5. Karar verme,
 biçiminde tanımlanabilir (Jonassen, Grabowski, 1993:256-257).
Yerleştiren
 1. Yapılandırılmamış işleri yapma,
 2. Hedeflere bağlılık,
 3. Fırsat kollama ve arama,
 4. Başkalarını etkileme ve liderlik yapma,
 5. Kişisel olarak toplumla bütünleşme ve onlarla ilgili konularda ilgilenme,
 şeklinde tanımlanabilir (Jonassen, Grabowski, 1993:256-257).

3.02.2011

WILLIAM GLASSER



         Modele göre öğretme, hedefin saptanması ve bunun davranış biçiminde ifade edilmesi ile başlar. Hedef, öğretme sonucunda öğrenciye kazandırılması beklenen bir davranış veya davranış dizisidir. Hedefin belirlenmesinden sonra, ikinci aşamada, öğreneme için gerekli giriş davranışlarının ortaya konması gerekir. Giriş davranışları, bir davranışı veya davranışlar dizisini kazandırmaya dönük öğretme işinde öğrencinin hedefle ilgili olarak daha önce öğrenmiş olması veya öğrencide varolması gerekli özel davranışları içerir. Her yeni öğrenmenin öğrencinin daha önce öğrendiklerine bağlanarak oluşturabileceği ilkesi, öğretme işinin başında, öğrencinin öğrenme ortamına getirdiği davranışların hedef yönünden ayrıntılı olarak saptanmasını gerektirir. Modele göre öğrencinin öğrenme sürecine girebilmesi, o öğrenme türünün zorunlu gördüğü önkoşul davranışlara sahip olması ile mümkündür. Glaser bu özelliği taşıyan davranışlara giriş davranışları adını vermektedir. 

        Glaser ayrıca, öğrenmeyi düzenlemenin yapılaştırma ve basitleştirmeyi gerektirdiğini, bu nedenle bilim adamları için geçerli olamayacağını; öğrenme işinin düzenlenmesinin en iyi sınıftaki öğretmen tarafından oluşturabileceğini ileri sürmektedir. Bu açıdan öğretim işinin değerlendirilmesinde yalnız ürünün değil, öğrenmenin hangi koşullar altında oluştuğunun da dikkate alınması gerekmektedir.

Robert Mills Gagné

   Gagne’nin öğrenmenin zihinsel durumlarını açıklayan kitabı “Öğretim Durumları” ilk olarak 1965’de yayımlandı. Bu kitap bilgiyi işleme modelinin, yetişkin bireylere çeşitli uyarıcılar sunulduğunda meydana gelen zihinsel olayları temel almıştır. Gagne, öğrenme durumları ile ilişki kuran ve tarif eden öğretim durumları diye adlandırdığı dokuz adımlık bir süreci ortaya çıkarmıştır.


Öğretim Durumları

1-Dikkati sağlama: Öğrencilerin dikkatini toplama; ilgi uyandırma; teşvik etme.

2-Öğrencilere hedefleri bildirme: Genel bir açıklama yapma öğrencilerin beklentilerini ve motivasyonunu arttırır ve değerlendirme için bir temel olur.

3-Ön bilgileri hatırlatma: Öğrencilere ön bilgilerini hatırlatma; daha önceki kavramların anlaşılmışlığı hakkında araştırma yapmak.

4-İçeriği sunma: İçeriği organize etme, sunma ve örneklerle açıklama, ideal olarak farklı öğrenme stillerine başvurarak birden fazla teknik kullanmak.

5-Öğrenmeye rehberlik etmeyi sağlama: Karşılaştırmaları, anımsama yöntemlerini, örneklemeleri, çalışma durumlarını, grafik örgütleyicileri, harita örgütleyicileri kullanarak öğrencilere destek olmak.

6- Davranışı ortaya çıkarma: Öğrencilere fırsatlar tanıyarak onların bu noktada bilgileri öğrendiğini ve yeni konuya hazır olduklarını ispatlamalarını sağlamak.

7-Dönüt sağlama: Öğrencilere doğru dönütler sunmak ya da kişisel testler vasıtasıyla dönüt sağlamak.

8-Performansı değerlendirme: Öğrencilerin konu ile ilgili bilgilerini değerlendirmek.

9-Kalıcılığı ve transferi sağlama: Bir sonraki konudaki bilgileri kazanılmış bilgilerin üzerine inşa etmek. 

           Gagné'ye göre öğrenme, gözlenen davranışlardan dolayı olarak anlaşılır. Öğrenme insanın içinde(beyninde) yer alır. Bu nedenle, öğrenme sürecinde ne olup bittiğini anlamak etkili bir öğretim düzeni kurmak için gereklidir. Gagné'ye göre öğrenme yalnız dış etkilerle değil, iç faktörlerin de etkisiyle oluşur. Her iki grup faktöründe etkileşimi öğrenme için gereklidir. Öğrenme sürecinde etkisi olan iç faktörlerin belli başlıları öğrenenin daha önce öğrenmiş olduğu bilgiler, zihinsel beceriler ve bilişsel stratejilerdir. Gagné bunlara kişinin duyuşsal özelliklerini de eklemiştir. Bunlar ilgi, tutum ve değerlerimizle ilgili olan duyuşlarımızdır.

BLOOM TAKSONOMİSİ (SINIFLAMASI)

      Bu çalışmada sadece bir sınıflandırma şekli olan Bloom’ un Taksonomisine yer verilmiştir. (Taksonomi, sınıflandırmanın diğer bir adıdır).  Bloom’ un Taksonomisinde 6 düzey yer alır ve her düzey kişiden farklı bir düşünce tarzı gerektirir. Öğretmenlerin her türlü bilişsel işlemi ele alabilmesi için sorduğu sorularda bu 6 düzeyin tümünün de yer alması gerekir. Hiyerarşik olarak sınıflanmış bu 6 düzey aşağıda verilmiştir:



1.Bilgi  : Taksonomide yer alan ilk düzey öğrencinin bilgiyi tanıması veya hatırlamasını içerir. Burada öğrencinin bilgiyi maniple etmesi (beceriklice kullanması) istenmez, fakat onun sadece öğrenildiği şekilde hatırlanması istenir. Bilgi düzeyindeki bir soruya cevap verebilmesi için öğrencinin daha önce öğrendiği gerçekleri, gözlemleri ve ifadeleri basitçe hatırlaması gerekir
2. Kavrama : İkinci düzey soruları, öğrencilerin öğrendikleri materyalleri akıllı bir şekilde organize edip düzenlemelerini sağlayacak kadar öğrenmiş olmalarını gerektirir.
3.Uygulama : Öğrencilerin bilgileri uygulayabilmeleri de gereklidir. Öğrencilerin daha önceden öğrendikleri bilgileri kullanarak farklı bir problemi çözmelerini istebmektedir.
4.Analiz : Öğrenciler uygun bilgileri değerlendirip ve analiz ederek bu bilgilere bağlı olan sonuca ve genellemeye varırlar. Öğrenciler bir sonucu veya genellemeyi analiz ederek onu destekleyen veya ret eden kanıtları bulurlar.
5. Sentez : Sentez soruları öğrencilerin orijinal ve yaratıcı düşünmelerini isteyen yüksek dereceli sorulardır. Sentez soruları öğrencilerin ürünler, desenler ve fikirler ortaya çıkarmalarını gerektirir. Bu sorular öğrencilerin deneyler düzenlemelerini ve hipotezleri test etmelerini sağlar. Sentez soruları öğrencilerin 3 çeşit bilişsel işleme girmesine neden olur:
             6. Değerlendirme : Taksonominin son düzeyi değerlendirmedir. Değerlendirme analiz ve sentez gibi yüksek dereceli düşünmeyi gerektirir. Değerlendirme sorularının tek bir cevabı yoktur. Öğrencinin kendi fikir ve düşüncelerini kullanarak herhangi bir konudaki fikir, amaç, probleme bulunan cevap, işlem, metot veya ürün hakkında karar vermesini ve verdiği kararları savunmasını gerektirir.

SKİNNER




Davranışın dinamiklerini anlama amacıyla yaptığı labaratuar deneyleriyle bilinir. Davranışı tepkisel ve edimsel olarak ayrımlaştıran ve bunun üzerine oturtulan öğrenme kuramlarını ortaya atan araştırmacıdır. Edimsel davranış: Bilinen bir uyarıcı tarafından oluşturulmaz; organizma tarafından ortaya konur ve sonuçları tarafından kontrol edilir.
· Klasik koşullanmada önce uyaran vardır ve organizma ona tepki gösterir. (U-T)
· Edimsel davranışta önce tepki yapılır sonra tepkinin doğurduğu uyarıcı gelir. (T-U
)

MİLLER İŞ VE ANALİZ YÖNTEMİ



       Miller-Urey Deneyi (Urey-Miller Deneyi ) kimyasal evrimin oluşumunu denemek üzere, dünyanın ilk zamanlarında varolduğu öngörülen koşulların benzetim yöntemiyle oluşturulduğu bir deneydi.  Bu deney, özellikle Aleksandr Ivanovich Oparin ve J.B.S. Haldane'in, ilkel dünya üzerindeki koşullarda varolan inorganik öncüllerinin kimyasal tepkimeler yoluyla organik bileşikleri sentezlediği hipotezini sınamak içindi. Abiyogenez konusunda klasik bir deney olduğu kabul edilen bu deney, 1953 yılında Stanley Lloyd Miller ve Harold Urey tarafından Şikago Üniversitesi'nde yapılmıştı. 2008 yılının Ekim ayında, yeniden analizi yapılan deneyin malzemelerinin, düzenek içinde 5 değil 22 tane amino asit ürettiği yayınlanır. Bu düzeneğin, şimşek oluşturan bir volkan püskürmesinin benzetimini oluşturduğu sanılmaktadır. Bu yeni sonuçlar, organik moleküllerin inorganik tepkimelerin sonuçlarıyla sentezlenebileceğine ilişkin güçlü kanıtlar göstermiştir.